Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

yazık etmek

  • 1 yazık etmek

    навреди́ть, повреди́ть

    Türkçe-rusça sözlük > yazık etmek

  • 2 yazık etmek

    v. shame

    Turkish-English dictionary > yazık etmek

  • 3 yazık etmek

    to ruin, to spoil

    İngilizce Sözlük Türkçe > yazık etmek

  • 4 yazık

    yazık <- ğı> schade, bedauerlich; (-e) Schande (über A)!; schade um; Sünde f;
    -e yazık etmek zunichte machen A;
    kendine yazık etmek sich (D) selbst schaden;
    -e yazık olmak schade sein um;
    (ne) yazık ki leider; bedauerlich (nur), dass; schade, dass

    Türkçe-Almanca sözlük > yazık

  • 5 yazık

    жа́лко жаль
    * * *
    1. озвонч. -ğı
    1) сожале́ние

    yazık sana — а) жа́лко тебя́; б) сты́дно тебе́...

    gençliğine yazık — жаль твою́ мо́лодость

    2. озвонч. -ğı
    [как] жа́лко, жаль; приско́рбно

    çok yazık, hiç bir şey yapamam! — о́чень жаль, но я ничего́ не могу́ поде́лать!

    ••
    - kumaşa yazık etti
    - yazıklar olsun!

    Türkçe-rusça sözlük > yazık

  • 6 yazık

    (-ğı)
    1.
    1) сожале́ние

    yazık sana — а) жа́лко тебя́; б) сты́дно тебе́…

    gençliğine yazık — жаль твою́ мо́лодость

    2.
    межд. [как] жа́лко, жаль, приско́рбно; а) не броса́й, жа́лко; б) не завира́й, сты́дно

    çok yazık, hiç bir şey yapamam! — о́чень жаль, [но] ниче́го сде́лать не могу́!

    -a yazık etmek или -a yazık olmak — жале́ть, сожале́ть; пожале́ть

    Büyük Türk-Rus Sözlük > yazık

  • 7 yazık

    (a) pity, (a) shame: Gelememen büyük bir yazıktı. It was a great pity you couldn´t come. Y-! What a pity!/What a shame! - etmek /a/ 1. to ruin, spoil (something). 2. to do (someone) an injustice. - olmak /a/ 1. for it to be a shame that (something) has been ruined, spoiled, or come to naught. 2. for it to be a shame that (someone) has suffered or been badly done. -lar olsun! colloq. I wouldn´t have expected this from you!/I thought you were above doing such a thing! - sana! colloq. 1. I wouldn´t have expected this from you!/I thought you were above doing such a thing! 2. What a pity for you!

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > yazık

  • 8 dirîğ etmek esirgemek.

    farsça دريغا ne yazık ki, vah vah, eyvahlar olsun.

    Osmanlı Türkçesi Sözlüğü > dirîğ etmek esirgemek.

  • 9 shame

    n. utanç, utanma, utanılacak şey, ayıp, yüz karası, leke, yazık
    ————————
    v. utandırmak, mahçup etmek, ayıp etmek, yazık etmek, namusunu kirletmek, tecâvüz etmek
    * * *
    1. utandır (v.) 2. utanma (n.)
    * * *
    [ʃeim] 1. noun
    1) ((often with at) an unpleasant feeling caused by awareness of guilt, fault, foolishness or failure: I was full of shame at my rudeness; He felt no shame at his behaviour.) utanç, mahcubiyet
    2) (dishonour or disgrace: The news that he had accepted bribes brought shame on his whole family.) utanç, şerefsizlik
    3) ((with a) a cause of disgrace or a matter for blame: It's a shame to treat a child so cruelly.) ayıp, yazık
    4) ((with a) a pity: What a shame that he didn't get the job!) yazık, ayıp
    2. verb
    1) ((often with into) to force or persuade to do something by making ashamed: He was shamed into paying his share.) utandırmak, mahcup etmek
    2) (to cause to have a feeling of shame: His cowardice shamed his parents.) yerin dibine geçirmek, rezil etmek
    - shamefully
    - shamefulness
    - shameless
    - shamelessly
    - shamelessness
    - shamefaced
    - put to shame
    - to my, his shame

    English-Turkish dictionary > shame

  • 10 hebâ

    arapça هبا boş. hebâ etmek yitirmek, yazık etmek, elden kaçırmak. hebâ olmak yitmek, yazık olmak, yok olmak. hebâya gitmek boşa gitmek, yazık olmak.

    Osmanlı Türkçesi Sözlüğü > hebâ

  • 11 heder

    arapça هدر yazık olma, boşa gitme. heder etmek yazık etmek, yitirmek, boşa harcamak. heder olmak yazık olmak, yitmek, kaybolmak.

    Osmanlı Türkçesi Sözlüğü > heder

  • 12 pity

    n. merhamet, acıma, acınacak şey, yazık
    ————————
    v. acımak, merhamet etmek
    * * *
    merhamet
    * * *
    ['piti] 1. noun
    1) (a feeling of sorrow for the troubles and sufferings of others: He felt a great pity for her.) acıma, merhamet
    2) (a cause of sorrow or regret: What a pity (that) she can't come.) yazık
    2. verb
    (to feel pity for (someone): She pitied him; She is to be pitied.) acımak, merhamet etmek
    - piteously
    - piteousness
    - pitiable
    - pitiably
    - pitiful
    - pitifully
    - pitifulness
    - pitiless
    - pitilessly
    - pitilessness
    - pityingly
    - have pity on
    - take pity on

    English-Turkish dictionary > pity

  • 13 تأسف

    I
    تَأَسَّفَ
    1. yazıklanmak
    Anlamı: esef etmek, teessüf etmek
    2. yerinmek
    II
    تَأَسُّف
    1. teessüf
    Anlamı: acınma, yerinme
    2. esef
    Anlamı: acınma, yerinme
    3. yazık
    Anlamı: kınama

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > تأسف

См. также в других словарях:

  • yazık etmek (veya olmak) — bir şey veya kimseye zarar vermek (verilmek) Kumaşa yazık etti. Çocuğa yazık ettiniz. Masrafa yazık oldu. Adama yazık oldu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hebâ — (A.) [ ﺎﺒه ] boş. ♦ hebâ etmek yitirmek, yazık etmek, elden kaçırmak. ♦ hebâ olmak yitmek, yazık olmak, yok olmak. ♦ hebâya gitmek boşa gitmek, yazık olmak …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

  • heder — (A.) [ رﺪه ] yazık olma, boşa gitme. ♦ heder etmek yazık etmek, yitirmek, boşa harcamak. ♦ heder olmak yazık olmak, yitmek, kaybolmak …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

  • günah — is., Far. gunāh 1) Dinî bakımdan suç sayılan iş veya davranış, vebal Bunu yapan günün birinde er geç bu günahın kefaretini ödeyecektir. H. Taner 2) Acımaya yol açacak kötü davranış, yazık Bu adama bu kadar eziyet etmek günahtır. 3) Sorumluluk,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dönüştürmek — i, e 1) Dönüşmesini sağlamak, tahvil etmek İnsan soyu ne yazık ki sükûneti kavgaya, anlaşmayı tartışmaya dönüştürmekte bütün öbür yaratıklardan önde geliyor. H. Taner 2) mat. Bir şekli, belli bir kurala göre, başka bir şekle çevirmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • zevk — is., Ar. ẕevḳ 1) Hoşa giden veya çekici bir şeyin elde edilmesinden, düşünülmesinden doğan hoş duygu, haz İçtik bu nadir içkiyi yıllarca kanmadık / Bir böyle zevke tek bir ömür yetmiyor yazık. Y. K. Beyatlı 2) Güzeli çirkinden ayırt etme yetisi,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • DİRİĞ — f. Men etmek, korumak, esirgemek. * Eyvâh, yazık …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»